Hukuktan Sorumlu Yöneticilerimizden Alper Pirşen Sözcü Gazetesi’ne konuştu. Yöneticimiz Alper Pirşen’in sorulara cevapları ve açıklamaları şu şekilde:
ALPER PİRŞEN:
1- Fenerbahçe, harcama limiti, kısıtlı kaynak konuları gündemdeyken transferde şu an en hızlı takım olarak dikkat çekiyor. Bu adımlarınızı, yol haritanızı anlatır mısınız?
Fenerbahçe olarak Başkanımız Ali Koç’un da her konuşmasında vurguladığı gibi attığımız tüm adımları geçtiğimiz iki yıldan tüm derslerimizi almış, ödevlerimizi çıkarmış olarak atıyoruz.
Pandemi döneminde, liglerin oynanmadığı süreçte Başkanımız ve yönetimimiz tüm zamanını takımımızın önümüzdeki sezon yapılanmasına adadı.
Hiç durmadan, bir gün ara vermeden görüşmeler gerçekleştirildi.
Tüm bu süreçte hepimizin tek odağı; Fenerbahçe’ye maksimum fayda minimum maliyet getirecek rakamlardaki futbolcuları takımımıza katabilmekti. Herkesin bildiği gibi ne en pahalı ne de en ucuzun doğru yol olmadığı, kimyanın her şeyin önünde geldiği bir yapılanmadır futbol.
Dolayısıyla en optimum çözümler için ince eleyip sık dokuduk Fenerbahçe olarak.
Bundaki asıl odağımız da göreve geldiğimiz gün dile getirdiğimiz gibi Fenerbahçe’nin içerisinde bulunduğu zorlu mali yapı çerçevesinde hareket ederek, sadece bugünü değil yarınları da düşünerek hareket etmekti.
Göreve geldiğimiz sezon, futbol harcamalarımız 91 Milyon Euro’dan 64 Milyon Euro’ya indirdik. Bu sezon da amacımız 50-55 Milyon Euro seviyesine indirmek…
Burada bir parantez açmak istiyorum; “30 transfer yapıldı, boşa paralar harcandı, …” manipülasyonlarına dair.
Takımda geçtiğimiz iki sezon itibariyle sözleşmesi biten ve yollarımızı ayırdığımız 14 futbolcu vardı.
Yapılan transferlerin rakamı söyleniyor ancak kimse bunu dile getirmiyor.
Transfer yapmadan, futbolcu olmadan mı oynayacaktık?
Ayrıca 30 transfere rağmen ki bu rakam takımdan ayrılan, sözleşmesi biten futbolcu sayısıyla paraleldir, futbolda iki senede harcamaları ortalama 25-30 milyon Euro azalttık. Bu seneki hedeflerle bu tasarruf 40 milyon Eurolara ulaşacak.
Bu kadar gelen giden futbolcu olması bizim seçimimiz değil, maalesef ki yaş, sözleşme süreleri ve maliyetleri gözettiğinizde, devraldığımız Fenerbahçe futbol kadrosunun gerçeğidir.
Medyada da biraz daha akılcı eleştiriler olmalı, biraz daha düşünerek ve yetilerini kullanarak insanlar yorumlarda bulunmalı diye düşünüyoruz. Ekonomik gerçeklerden, verilerden bihaber eleştirilerle muhatap olmamayı diliyoruz.
Fenerbahçe iki senedir öz FFP’sini kendi kendine uyguluyor.
Bugüne dek tahrip edilen Fenerbahçe’nin geleceğine bir nokta dahi zarar vermemek için enine boyuna düşünüyor.
Yeni sezon çalışmalarımız kapsamında 5 Ağustos tarihinden bugüne dek 7 transfer açıkladık. İki de genç transferimiz oldu İsmail Yüksek ve Barış Sungur.
Bu 7 transferlerin hepsinin ortak noktası; bonservissiz, pozisyonunun içerisinde bulunduğumuz şartlarda olabilecek en iyi isimleri ve ligimize, ülkemize hâkim futbolcular olmalarıdır.
Şunu da söylemeliyim; Fenerbahçe bu futbolcuları parayla ikna etmemiştir.
Tüm yaşadığımız olumsuzluklara rağmen Fenerbahçe halen futbolcuların olmak istediği yer konumundadır ki 3 sene öncesine kadar tamamen açık artırma tadında transfer yapılıyordu ligimizde.
Biz bu zihniyetin dışında, kendi mali gerçeklerimizle ve hedeflerimizi anlatarak renklerimize bağladık tüm bu futbolcuları.
Özetle bu kadar çok transfer diye konuşulurken, futboldaki maddi yükümüzü 3 sezonda neredeyse %50 düşürmek üzere olduğumuz gerçeği göz ardı ediliyor.
Felsefemiz “maksimum fayda, olabilecek en minimum maliyet.”
Fenerbahçe’nin fazladan harcayacağı, “bu da olsun” diyeceği bir kuruşu dahi yok.
Aslında bu transfer döneminde ligimizden birçok oyuncunun Fenerbahçe’ye gelmek istemesi önemli bir konuya da işaret ediyor.
Biz diyoruz ki, biz bu ligin en çok gelir üreten takımıyız, buna rağmen limitlerimiz ölçüsüzce düşük.
Sizce bu kadar futbolcu parasını alamayacağına inandığı bir kulübe gelir mi?
Fenerbahçe’nin mali gücü rakiplerinden düşük değil ama TFF’nin getirdiği sistem rekabeti engelleyici bir düzen yaratıyor.
Konuyu ve sistemi bilerek saptıranlara en güzel mesajı, Kulüp gerçeklerimiz çerçevesinde yaptığımız makul tekliflerimizi kabul ederek Fenerbahçe’yi tercih eden yeni transferlerimiz vermiştir.
Öte yandan şöyle bir gerçeğimiz var ki, o da hiçbir kulübe nasip olmayan bir şey;
İki senedir stadımızda taraftar rekoru kırdık,
Forma çıkarıyoruz lansman günü sitemiz çöküyor ve bir hafta olmadan 50 bini aşkın forma satıyoruz,
Maske çıkarıyoruz 250-300 bin satıyoruz, Fener Ol diyoruz milyonlar sorgusuz sualsiz sonsuz bir güvenle üzerine düşen ne varsa yapıyor.
İşte bu da Fenerbahçe’nin farkı ve gerçeği. Taraftarımıza “iyi ki varsınız” diyorum.
Fenerbahçe için “iyi ki’nin” karşılığı sadece ve sadece taraftarlarımızdır.
Fenerbahçe olarak önümüze konan engeller karşısında da en büyük gücümüz olduklarını bir kez daha gösterdiler.
Her platformda bize iletilen binlerce mesaj, mail, mektup ile “gereken ne varsa, en somut hangi adımsa atın, biz yanınızdayız” dediler.
Taraftarımız şuna emin olsun ki onların fedakârlık ederek bu Kulübe destek olmak için harcadığı her bir kuruşu biz en doğru şekilde, camiamıza en büyük mutluluk ve gururları yaşatmak için harcayacağız.
2- Şu an tek konuşulan Fenerbahçe’nin hamleleri ve Limitlerle ilgili süreci nasıl yöneteceği. Bununla ilgili neler yapılıyor?
Biz Türkiye nezdinde bir FFP için henüz hiç kimsenin ilgisi, bilgisi yokken çalışmalara başlamış olmanın özgüveniyle;
Bu sistemin en ince detayına kadar çalışan, inceleyen bir ekip olarak bugün geldiğimiz noktadaki güncel durumu -ki bunun için geçen yıldan beri mücadele veriyoruz- asla ve kesinlikle çözüm olacak sistem olmadığını söylüyoruz.
Başkanımız, profesyonel ekiplerimiz, hukukçularımızla, neresinden tutsak, ne kadar zorlasak da bize çözüm olmayacak bu sistem, pek çok çelişkiyi, paradoksu, hataları barındırıyor.
Bu haliyle şu ana kadar yaşananları, “çıkmaz sokak tabelasını” görmüş ama belki bir yere çıkar diyen bir şoförün naifliğine ya da iş bilmezliğine benzetebiliriz.
Biz bunu en başından beri ifade ediyoruz. Hem Bankalar Birliğinin mevcut haliyle yapılandırma sistemi hem de TFF tarafından yürürlüğe konan Harcama Limitleri düzenlemesi birçok açıdan sorunlu.
Sporun ne hukukuna ne ekonomisine ne de operasyonel ihtiyaçlarına uygun olmayan, kimin ne bilinç veya saikle hazırladığı belli olmayan ama “talimat bu şekilde” diye savunulan bir yapı.
Kim niye, nasıl bu şekle getirdi kulüplerce hazırlanmış ve çatır çatır çalışacak bu talimatın yapısını ve gerekçelendirilmiş bir çalışma var mı arka planında diye, tüm kulüpler tarafından bunun sorulması, sorgulanması gerek.
2 yıldır Başkanımızın ve kulübümüzün ifade ettiği gibi bugün kulüpler, medya, yorumcular özetle taraflı tarafsız aklıselim herkes aynı noktaya geldi.
Odak noktasına sadece “sahadaki rekabette avantaj sağlamayı yerleştirmeyen”, etik değerleri gözeten tüm kulüplerimiz bugün aynı görüşü paylaşıyor ve destekliyor.
Mesela Harcama Limitleri ile ilgili Kulüpler Birliği tarafından imzaya açılan ve bizim de talebimizi içeren madde, 21 kulüpten 19’unun imzası ile TFF’ye yollandı.
Bakın bu çok değerli.
Demek ki hem sahada hem de saha dışında yapıcı rekabeti ilke edinmiş, sistemin bozukluğunu anlayabilmiş, Türk futbolunun bugününden ziyade yarınlarını düşünen 19 kulüp var. Bu birlik ve beraberliğin parçası olan tüm kulüplere, başkanlara ve yöneticilere teşekkür ediyoruz.
Göreve geldiğimiz günden itibaren Türk futbolunda birlik için elimizden ne geliyorsa yapmaya gayret gösterdik. Bundan sonra da devamı için gereken her şeyi yapmaya hazırız.
2 kulüp ise imza vermedi.
İnanıyoruz ki çok büyük bir birlik ve üstünlükle, ortak akıl ile TFF’ye yollanan bu talebe ilişkin ilgili merciler duyarsız kalmayacaktır.
Bu noktada sorgulanması gereken doğru adımı atmak için 21 kulübün imzasına gerek var mı? Ya da bizim hazırladığımız, talimatı değiştirip fikir görüş almaksızın uygulamaya sokarken sordunuz mu 18 kulübe?
18 kulübün Kulüpler Birliği üzerinden TFF’ye 30.03.2020 tarihinde ortak bir metinle düzeltilmiş, daha işler bir talimat metni hazırlayıp yolladığı ve TFF’nin bunu dikkate almadığı gerçeğini neden kimse konuşmuyor?
Amaç hep ulaşılamayacak bir rakam koymak mı ortaya?
Şu anki sistemi en basit dille anlatacak olursak; borçtan batmış bir markete “sen hiçbir şey satamazsın, satmadan benim borcumu, kiranı ve çalışanlarının maaşını ödeyeceksin” demek gibi.
He tabi bir de unutmadan giderken masa, sandalye ve dolapta ne var ne yok talan ediyor sistem ki sakın iş yapamayasın. Bununla birebir aynı.
Kontrollü, sistemli bir süreç tabi ki olsun, olacak da. Zaten bizim en başından itibaren istediğimiz şey de bu ancak bu sistemi ve benim geleceğimi, bu şekilde her şeyi tamamen alt üst edecek bir düzenlemeyle oluşturamazsın.
Kontrolsüz bir küçülme dayatamazsın. Daha önce de söyledik bu bir ölüm diyeti ve sizin inmemi istediğiniz kilo benim kemiklerimden bile az!
Sadece 2-3 kulübe birkaç sezon yarayacak bir kurgu ile ilerleyemezsin.
Bu, sistemi tamamen çökertmekten, kangren yapmaktan başka hiçbir şey değil.
Hep söyledik, artık zaten herkes bunu konuşuyor, anapara ödemesi zamanı geldiğinde bu yapıda herkesin nefesi kesilecek.
“Onu o gün konuşuruz” demek zaten sistemin, daha doğrusu sistemsizliğin kendini ele verme biçimi…
3- Fenerbahçe aldığı futbolcularla ile ilgili neden detaylı KAP açıklamaları yapmıyor? Bazı rakipler bunu eleştiriyor son dönemde. Özel bir sebebiniz var mı?
Bu konunun anlamsız şekilde ele alındığını görüyorum. KAP açıklamalarının esas amacı taraftarı heyecanlandırmak veya haberdar etmek değil, yatırımcıyı bilgilendirmek.
Ancak burada detaylarıyla açıklamak ve kamuoyunu bilgilendirmek istiyorum.
SPK’nın Özel Durumlar Açıklama Rehberi’nde bulunan 5.6 maddesine göre eşik kriterleri belirlenmiştir. Bu maddenin asıl sebebi, bizim gibi halka açık olan şirketlerin kamuya yaptığı açıklamalarda spekülasyon yaratmaması için eşik belirlenmesidir.
İlgili madde uyarınca, 19.06.2014 tarihinde alınan Fenerbahçe Futbol A.Ş. Yönetim Kurulu kararında; içsel bilgilerin kamuya açıklanmasına ilişkin olarak, sermaye piyasası aracının değerine, fiyatına ve yatırımcıların yatırım kararlarına olası etkileri göz önüne alınarak aşağıdaki konularda yapılacak açıklamalarda bir önemlilik eşiği tespit edilmesine karar verilmiş.
Bu bağlamda;
Kamuya açıklanan son yıllık bilançodaki maddi olmayan duran varlıkların toplam net değerinin %25’ini veya aktif toplamının %5’ini aşan tutarda bonservis ödemelerinde,
Yıllık garanti ücret ve azami maç başı ücretin brüt toplamı kamuya açıklanan son yıllık gelir tablosundaki satışların maliyetinin %5’ini veya aktif toplamının %5’ini aşan tutarda oyunculara yapılacak ödemelerde, Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda açıklama yapılmasına karar verilmiş.
Futbol A.Ş.’nin 10.08.2020’de yayınlanan mali tablolarına göre KAP açıklamasında bulunacağımız eşikler de aşağıdaki gibidir. Bu rakamların altında açıklama yapma zorunluluğumuz bulunmamaktadır.
- 3,5 Milyon EURO’yu aşan gelir yaratan (reklam, isim hakkı, sponsorluk) sözleşmeleri
- Yıllık ücret tutarı 3,8 Milyon EURO’yu aşan futbolcular
- Toplam tutarı 4,4 Milyon EURO’yu aşan transfer bonservis bedelini açıklamakla yükümlüyüz.
Fenerbahçe olarak bahsedilen kriterlere harfiyen uyuyoruz.
Diğer kulüplerden bu konuda gelen eleştirilerle ilgili sadece şunu söyleyebilirim: Siz kendi şirketlerinizde çalışanlarınızın ücretlerini mecbur olmadıkça herkese anons ediyor musunuz? Çok iyi bilinir ki işverenler bu konuda özel maddeler dahi koyarlar ki, ücret konusu çalışanlar arasında sorun teşkil etmesin.
Futbol sektöründe tüm bu sırların verilmesinin sonucu, anlamsız beklentiler içine giren futbolcu ve menajerlerden başka bir şey değil.
Dünyada da oyuncu ücretleri neredeyse hiç açıklanmaz, bonservis ücretleriyse gerekli ölçüde duyurulur. Bizim yaptığımız da tam olarak bu.
Sattıklarını açıklıyorlar ama aldıklarını açıklamıyorlar diyen belli isimlere naçizane “Rakibi Aydınlatma Platformu” açıklaması yapayım: Fenerbahçe bir süredir zaten çok ciddi bonservis gelirleri elde ediyor ve neredeyse hiç bonservis bedeli ödemeden transferlerini gerçekleştiriyor.